16. Deck

 0    31 fiche    macitsamet
Télécharger mP3 Imprimer jouer consultez
 
question réponse
ayağa kalkmak, yataktan kalkmak, ayağa kalkmak
Tüm seyirci ayağa kalktı ve alkışlamaya başladı.
commencer à apprendre
get up - got up
The whole audience got up and started clapping.
giyinmek, giydirmek
giyinip kuşanmak, belli tarzda giyinmek
Genelde kahvaltı yapmadan önce giyinirim.
commencer à apprendre
get dressed - got dressed
She was dressed in black.
I usually get dressed before having breakfast.
şık giyinmek, bir davet için giyinmek, kuşanmak
oyun veya parti için özel kıyafetler giyip görünüşünü değiştirmek
Parti için Süpermen kılığında.
commencer à apprendre
dress up
He dressed up as Superman for the party.
havalanmak, kaldırmak, •uçağın kalkması •elbisesini çıkarmak
kalkış, havalanma
•Garip bir ses duyduğumda uçak havalanmak üzereydi. •Lütfen kapıda ayakkabılarınızı çıkartın.
commencer à apprendre
take off - took off - taken off
•The plane was about to take off when I heard a strange sound. •Please take off your shoes at the door.
girmek, arabaya binmek
işe/eve varmak/ulaşmak, (tren ve diğer araçlar) varmak, gelmek, ulaşmak
•Banyo penceresinden girmiş olmalıdır. •Arabaya binin!
commencer à apprendre
get in / get into
Our flight's getting in later than expected.
•They must have got in through the bathroom window. •Get into the car!
(otobüs, gemi, uçak, tren) bir araca binmek
Sanırım yanlış otobüse bindik.
commencer à apprendre
get on (sth) - got on (sth)
I think we got on the wrong bus.
araçtan inmek/çıkmak
gezmek, eğlenmek, yeni insanlarla tanışmak
Trafik ışıklarında durduğunuzda ineceğim.
commencer à apprendre
get out - got out
I'll get out when you stop at the traffic lights.
•(otobüs, gemi, uçak, tren) bir araçtan inmek •akşam işten çıkmak
Uzak dur!', 'Dokunma!', 'Çek elini!’, git işine!
•Bir sonraki durakta inmeliyiz. •İşten ne zaman çıkarsınız?
commencer à apprendre
get off (sth)
Get off!
•We should get off at the next stop. •What time do you get off work?
(bilhassa cinsel yönden) heyecanlandırmak, tahrik etmek, zevk almak
Anlamadım paşam
Sanırım bu tür şeylerden zevk alıyor.
commencer à apprendre
get off on (sth)
get off on
I expect She hardly gets off on this stuff.
biriyle cinsel ilişkiye girmek
Bütün akşamı Phil'le cinsel ilişkiye girmeye çalışmakla geçirdi.
commencer à apprendre
get off with sb
She spent the whole evening trying to get off with Phil.
iyi anlaşmak, iyi geçinmek
bir şeyi başarıyla halletmek; ilerlemek; gitmek
Karen'ın Sue ile anlaşmadığını hiç bilmiyordum.
commencer à apprendre
get on with sb - got on with sb
get on in
I never knew that Karen didn't get on with Sue.
usanmak, bıkmış/bezmiş/usanmış/canına tak etmiş olmak
İnsanların bana hayatımı nasıl yöneteceğimi söylemesinden bıktım.
commencer à apprendre
be sick of sth
I'm sick of people telling me how to run my life.
... dan/den yorulmak/bıkmak/bezmek; canına tak etmek
Çocuklardan ve oyunlarından bıktı.
commencer à apprendre
weary of sth/sb
She grew weary of the children and their games.
hastalanmak, rahatsızlanmak / zengin olmak / ıslanmak
Sanırım hasta olacağım.
commencer à apprendre
get(be) sick/rich/wet
I think I’m going to be sick.
soluğu... almak, kendini... bulmak, gözünü... açmak
Böyle giderse soluğu hapishanede alacak.
commencer à apprendre
wind up
If he carries on like this, he'll wind up in prison.
çok çalıştıktan veya heyecandan sonra dinlenmek ve rahatlamak
İş yerinde geçen bir günün ardından dinlenmekte zorlanıyorum.
commencer à apprendre
wind down
I find it difficult to wind down after a day at work.
bitirmek, sona erdirmek, bitmek, sona ermek
bir şey yapmak için, özellikle bir araba penceresi, bir kolu çevirerek veya bir düğmeye basarak yukarı hareket ettirin
Şimdi oyunu sonlandırma zamanı.
commencer à apprendre
wind (sth) up
Pencereyi açar mısın lütfen?
It's time to wind up the game now.
yavaş yavaş sona er(dir)mek/bit(ir)mek
Zaten işi yavaş yavaş sonlandırmaya başladım.
commencer à apprendre
wind (sth) down
I've already started to wind the business down.
kızdırmak
Şaka olarak birini rahatsız edecek veya endişelendirecek bir şeyi kasıtlı olarak söylemek veya yapmak
Onlar sadece seni heyecanlandırıyorlar.
commencer à apprendre
wind sb up
They’re only winding you up.
seks yapmak
•Arabasının arka koltuğunda seks yaptılar. •Artık onunla seks yapmak istemiyordu.
commencer à apprendre
have sex (with)
•They had sex in the back seat of his car. •She no longer wanted to have sex with him.
birinden bir şey yapmasını istemek veya emretmek
Yargıç, ona doğru cevap vermesini emretti.
commencer à apprendre
adjure
The judge adjured him to answer truthfully.
yalvarmak, iknaya çabalamak
Arkadaşları ona gitmemesi için yalvardı.
commencer à apprendre
entreat
His friends entreated him not to go.
birine hoşçakal/Allah'a ısmarladık/iyi geceler vs. Demek
Konuklarına iyi geceler diledi.
commencer à apprendre
bid - bade - bidden
She bade her guests goodnight.
iğneye iplik geçirmek
kendine yol açıp ilerlemek; zorlukla yol bulup ilerlemek; yararak/yol açıp geçmek
Benim için iğneyi geçirir misin?
commencer à apprendre
thread
Will you thread the needle for me?
kullanarak bitirmek; tüketmek
Birisi tüm sütü tüketmiş.
commencer à apprendre
use up, use sth up
Someone's used up all the milk.
ürkmek, korkmak
utangaç, çekingen, pısırık •-den bahsetmekten çekinmek
At, Darrel'ı eyerinden atarak ürktü.
commencer à apprendre
shy
be shy of
The horse shied, throwing Darrel from his saddle.
çekinmek, kaçınmak
Topluluk önünde konuşmaktan çekinme eğilimindedir.
commencer à apprendre
shy away from sth
She tends to shy away from public speaking.
doğal karşılamak, olağan kabul etmek
Çoğumuz özgürlüğümüzü bahşedilmiş/lütfedilmiş kabul ediyoruz.
commencer à apprendre
take sb/sth for granted
Most of us take our freedom for granted.
... olduğu gibi kabul etmek; tabiî bulmak; tartışmasız kabul etmek
Davet edileceğimizi kabul ettim.
commencer à apprendre
take it for granted
I took it for granted that we'd be invited.
•tedirgin olmak, utanç duymak, mahcup olmak •çekilmek, ürkmek, uzak durmak, korkup sinmek
Jan, babasının dans ettiğini görünce irkildi.
commencer à apprendre
cringe
Jan cringed at the sight of her father dancing.
(plan, resmi antlaşma, liste vb.) düzenlemek, hazırlamak, yazmak
Acil durumlarla başa çıkmak için kılavuzlar hazırlanmıştır.
commencer à apprendre
draw sth up
Guidelines have been drawn up for dealing with emergencies.

Vous devez vous connecter pour poster un commentaire.