prateritum a-ä, u

 0    9 fiche    kd7sfqmjq6
Télécharger mP3 Imprimer jouer consultez
 
question Deutsch réponse Deutsch
backen, backte, gebacken, er bäckt
• “Ich backe einen Kuchen.” (“Bir kek pişiriyorum.”) • “Er backt Brot.” (“O ekmek pişiriyor.”)
commencer à apprendre
“Backen” Almanca bir fiildir ve “pişirmek” veya daha spesifik olarak “fırında pişirmek” anlamına gelir. Genellikle ekmek, pasta, kek gibi hamur işlerinin fırında pişirilmesini ifade eder.
fahren, fuhr, ist gefahren, er fährt
Ich fahre mit dem Auto zur Arbeit.” (“Arabayla işe gidiyorum.”) • “Wir fahren morgen nach Berlin.” (“Yarın Berlin’e gidiyoruz.”)
commencer à apprendre
“Fahren” Almanca bir fiildir ve “sürmek” veya “gitmek” anlamına gelir. Özellikle bir araçla hareket etmeyi ifade eder, örneğin araba sürmek, bisiklet sürmek veya trenle, otobüsle bir yere gitmek için kullanılır
laden, lud, geladen, er lädt
Davet etmek: • “Ich lade dich zu meiner Geburtstagsparty ein.” (“Seni doğum günü partime davet ediyorum.”)
commencer à apprendre
yüklemek,şarj etmek
• “Ich lade mein Handy auf.” (“Telefonumu şarj ediyorum.”) • “Der LKW wird mit Waren geladen.” (“Kamyon mallarla yükleniyor.”)
schaffen, schuf, geschaffen, er schafft
Oluşturmak, yaratmak (sanat veya iş üretme anlamında): • “Der Künstler schafft ein neues Gemälde.” (“Sanatçı yeni bir tablo yaratıyor.”) • “Wir müssen eine Lösung schaffen.” (“Bir çözüm bulmamız lazım.”)
commencer à apprendre
Başarmak, üstesinden gelmek: • “Ich schaffe das!” (“Bunu başaracağım!”) • “Hast du die Prüfung geschafft?” (“Sınavı geçebildin mi?”)
tragen, trug, hat getragen, er trägt
Giymek: • “Sie trägt ein rotes Kleid.” (“Kırmızı bir elbise giyiyor.”) • “Ich trage gerne bequeme Kleidung.” (“Rahat kıyafetler giymeyi severim.”)
commencer à apprendre
Taşımak: • “Kannst du die Tasche tragen?” (“Çantayı taşıyabilir misin?”) • “Er trägt einen schweren Koffer.
” (“O ağır bir bavul taşıyor.”)
waschen wusch gewaschen
• “Ich wasche meine Hände.” (“Ellerimi yıkıyorum.”)
commencer à apprendre
“Waschen” Almanca bir fiildir ve “yıkamak” anlamına gelir. Bir şeyi temizlemek veya suyla yıkamak için kullanılır.
Wachsen, wuchs, bin gewachsen
“Die Pflanzen wachsen schnell.” (“Bitkiler hızlı büyüyor.”) • “Kinder wachsen so schnell.” (“Çocuklar çok hızlı büyüyor.”)
commencer à apprendre
“Wachsen” Almanca bir fiildir ve “büyümek” anlamına gelir. Bir şeyin boyut, miktar veya yoğunluk olarak artmasını ifade eder. Genellikle bitkilerin, çocukların büyümesi veya bir şeyin gelişmesi gibi durumlarda kullanılır.
graben, grub, hat gegraben (er gräbt)
• “Wir graben ein Loch.” (“Bir çukur kazıyoruz.”) • “Der Hund gräbt im Garten.” (“Köpek bahçede kazıyor.”)
commencer à apprendre
“Graben” Almanca bir fiildir ve “kazmak” anlamına gelir. Genellikle toprağı veya bir yüzeyi kazmak için kullanılır.
schlagen schlug geschlagen, er schlägt
Vurmak, dövmek: • “Er schlägt den Ball.” (“Topa vuruyor.”) • “Bitte schlag mich nicht!” (“Lütfen bana vurma!”)
commencer à apprendre
“Schlagen” Almanca bir fiildir ve “vurmak” veya “dövmek” anlamına gelir. Ayrıca bazen “yenmek” (birini sporda yenmek gibi) veya “çırpmak” (yumurta çırpmak gibi) anlamlarında da kullanılabilir.
. Çırpmak (mutfakta): • “Die Sahne wird geschlagen.” (“Krema çırpılıyor.”)
2. Yenmek: • “Unsere Mannschaft hat den Gegner geschlagen.” (“Takımımız rakibi yendi.”)

Vous devez vous connecter pour poster un commentaire.