1. gerçek
Berlin'in Almanya'nın başkenti olduğu bilinen bir gerçek.
Gerçek dostluk bedelsizdir.
Bilimsel gerçek insan aklının bir yaratılışıdır.
Hepiniz gerçek hikayeyi biliyorsunuzdur.
Gerçek onlara söyleniliyormuydu?
Onun gerçek olduğunu söylemeye utandım.
Bu da seninle ilgili gerçek.
O araba gerçek bir güzelliktir.
Onun hikayesi gerçek görünüyor.
Gerçek kimliğini bulduğumda, hayatım bir anlam ifade etmeye başladı.
Gerçek sanat hırsızlıktır.
Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.
Salman Rüşdi'nin “Şeytan Ayetleri” modern edebiyatın gerçek başyapıtıdır.
Gerçek yemek yeme yerine, sadece tüm gün abur cubur yedik.
Ben gerçek bir balık değilim, ben sadece tamamen bir peluşum.
Turc mot "prawdziwy"(gerçek) se produit dans des ensembles:
powitania i pozegnaniaPrzymiotniki, zaimki