dictionnaire Polonais - Turc

język polski - Türkçe

pieprzyk en tailleur:

1. ben ben


Ben Amerikalıyım.
Tam otuz yıldır saatim işlemiş ben durmuşum; gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum...
Niye hep ben?
Bugün ben çok İspanyolca sözcük öğrendim ve "yanak", "çene" ve "diz" diyebiliyorum.
Ben bütün gün bilgisayar ekranı önünde otururum, bu yüzden elektro-manyetik dalgalar tarafından oldukça şiddetli şekilde bombardıman edilirim.
Eğer ben seksen yaşında olsam ve o hâlâ yaşasa, bana aynı öğüdü verir.
Ben polis. Karakola kadar gelir misiniz? "N-neden?" "Kasabanın ortasında tabancayla ateş etmeye gitmenin bir suç olmadığını düşünemiyor musun?!"
Ben ona biraz nasihat vermeye çalıştım fakat o bana şiddetle kötü davrandı.
Ben size seve seve yardımcı olacaktım, sadece şimdi çok meşgulüm.
Ben prensip olarak yasağa katılıyorum fakat uygulamada oldukça zor olacak.
Ben isimlerde gerçekten kötüyüm, ama bir yüzü asla unutmam.
Ben et, kabuklu deniz ürünleri, kümes hayvanları ya da et suyu yemem.
Iniesta: "Cesc, Xavi ve ben uyumsuz değiliz".
Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.
Eşi ameliyatta iken, ben ona eşlik ettim.