1. gerekli
Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
Ne hissettiğimi söyleyebilmeyi gerekli buluyorum.
Daha fazla gerekli.
Hiçbir kültürel geçmiş, sanatı anlamak için gerekli değildir.
2. uygun
Erhan, Amanda'nın bu iş için uygun birisi olduğuna inanıyor.
Uygun bir güvenlik duvarı sistemiyle bu sunucuyu yapılandırmam gerekiyor.
Alain, Camilla ile evlenmeye karar verdi çünkü o ailesinin ve zamanının kurallarıyla daha uygun ve tutarlıcaydı.
Bayan Baker, genç adamın yakında gitmek zorunda kalacağını biliyordu,böylece yatmadan önce gece arabasını uygun bir yere parkedebilmek için, genç adama arabasını biraz hareket ettirmesi için rica etmeye karar verdi.
Bu oda uyumak için uygun değil.
Onun beklentilerine uygun yaşamalıyım.
Boşlukları uygun sözcüklerle doldurun.
Lütfen içeriği gözden geçiriniz ve herhangi uygun bir geri bildirim veriniz.
Sınıf tartışması için uygun bir sorun.
O modaya uygun.
Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.
Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.
Ne zaman sizin için uygun olurdu?
Patronum benim işe uygun olduğumu düşünmüyor.
3. çok önemli
4. hayati
5. önemli
Tarım Kaliforniya'da önemli bir sanayidir.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
Hafıza, beynimizin önemli bir fonksiyonudur.
Ofisimde ilgilenecek önemli bir işim var.
Bu önemli değil.
O önemli bir Amerikalıdır.
Çalşmak sadece ekonomik yararlar ve maaş için önemli değildir, fakat aynı zamanda sosyal ve psikolojik ihtiyaçlar ve toplumun iyiliği için bir şey yapma duygusu için.
20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
Su, ormanlar ve mineraller önemli doğal kaynaklardır.
Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.
Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.
Sıkı çalışma başarının önemli bir faktörüdür.
Cevap verip vermemem önemli değil.
Başlangıç işin en önemli kısmıdır.