dictionnaire coréen - Turc

한국어, 韓國語, 조선어, 朝鮮語 - Türkçe

없는 en tailleur:

1. Yok Yok


Zamanım yok.
Gitmiyorum.çünkü,diğer nedenler arasında,param yok.
Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.
Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bir mazeret olarak kullanabildiğim Japon kartpostal koleksiyonum var.
Onun iyi bir piyanist olduğunu söylemeye gerek yok
O grup insanlar neredeyse yok oldular.
Bahçemizde yok denecek kadar az çiçek var.
Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.
Merhametsiz adalet zulümdür, adaletsiz merhamet yok olmanın anasıdır.
Tom'un açık artırmada ortaya çıkacağından hiç şüphem yok.
Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.
Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan, tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların % 80 yok olabilir.
Bugün başladı ve çok mutluyum, çünkü Eylül'e kadar hiçbir okul günü yok.
Motorda sorun yok, fakat arabam hareket etmiyor.
New York'a geri dönmek için kırmızı-göz uçuşu yapmaktan başka seçeneğim yok.