dictionnaire Français - Turc

Français - Türkçe

je en tailleur:

1. iki


Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.
O, iki yıllığına Japonya'daydı.
Bu ev yakında, iki yatak odası ve bir oturma odası var, ve dekorasyonu kötü değil; ayda 1500.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
Eğer ilkel bir topluluğun bir üyesi isen ve üretmek istersen, örneğin, yiyecek,yapman gereken iki şey vardır.
Biletler, alındığı gün de dahil olmak üzere sadece iki gün geçerlidir.
Her iki görüşün avantajları ve dezavantajları vardır bu yüzden hangisini destekleyeceğime hemen karar vermeyeceğim.
Selena Gomez'in ikinci albümü Billboard Magazine'in top iki yüz albüm tablosunda dört numaraya yerleşti.
Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
Avrupa Birliği bayrağındaki on iki yıldız, birliğin on iki kurucu üyesini sembolize etmemektedir. O, on iki havariyi sembolize etmektedir.
Bir insanın gecede sadece iki saatlik bir uyku ile yaşayıp yaşayamayacağını merak ediyorum.
Tanıdığım iki tane Wieńczysława var. Esmer olanı işyerinde çalışıyor. Öteki sarışın olanı ise okulumuzda bir öğrenci.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
Onlar otobüsten indiler ve sıcak güneşte iki kilometre yürüdüler.

2. ben


Ben Amerikalıyım.
Tam otuz yıldır saatim işlemiş ben durmuşum; gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum...
Niye hep ben?
Bugün ben çok İspanyolca sözcük öğrendim ve "yanak", "çene" ve "diz" diyebiliyorum.
Ben bütün gün bilgisayar ekranı önünde otururum, bu yüzden elektro-manyetik dalgalar tarafından oldukça şiddetli şekilde bombardıman edilirim.
Eğer ben seksen yaşında olsam ve o hâlâ yaşasa, bana aynı öğüdü verir.
Ben polis. Karakola kadar gelir misiniz? "N-neden?" "Kasabanın ortasında tabancayla ateş etmeye gitmenin bir suç olmadığını düşünemiyor musun?!"
Ben ona biraz nasihat vermeye çalıştım fakat o bana şiddetle kötü davrandı.
Ben size seve seve yardımcı olacaktım, sadece şimdi çok meşgulüm.
Ben prensip olarak yasağa katılıyorum fakat uygulamada oldukça zor olacak.
Ben isimlerde gerçekten kötüyüm, ama bir yüzü asla unutmam.
Ben et, kabuklu deniz ürünleri, kümes hayvanları ya da et suyu yemem.
Iniesta: "Cesc, Xavi ve ben uyumsuz değiliz".
Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.
Eşi ameliyatta iken, ben ona eşlik ettim.