dictionnaire finnois - Turc

suomen kieli - Türkçe

vastenmielisyys en tailleur:

1. nefret nefret


Sema vergilerden nefret ediyor.
Risk almaktan nefret ederim.
Kocasından nefret etti.
Sözde "30 günlük" dil kurslarından nefret ediyorum.
Bu sözlerden nefret ederim.
Ondan nefret etmemin nedeni bu.
Neden bu kadar çok nefret?
Bazıları tartışmaktan nefret ederler.
Erkek kardeşler birbirlerinden nefret ediyorlar.
Alain'i annesi bile her zaman korudu fakat şımarık küçük çocuk, kitapta derin bir nefret uyandıran ve kendini beğenmiş bir kişiye dönüşür.
Tebeşirden nefret ederim. Elinde toz bırakır.
O, ona bir kazak satın aldı, ama o renginden nefret etti.
Artık "Tom" adından nefret ediyorum.
Aşık olmak sevmekle aynı değildir. Bir bayana aşık olabilirsin ve hâlâ ondan nefret edebilirsin.
Çoğu çocuk okuldan nefret eder.