dictionnaire Arabe - Turc

العربية - Türkçe

غريب en tailleur:

1. garip


Davranışları bana çok garip geliyor.
Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.
O, yılanlar gibi, garip hayvanlardan hoşlanıyor.
Hayat nasıl bu kadar garip!
Onlar orada garip bir hayvan gördü.
O bana biraz garip geldi.
Garip bir keşif yaptılar.
Onun hiçbir şey söylememesini garip buluyorum.

2. tuhaf


Kayhan çok tuhaf ve alışılmadık bir şahsiyet.
Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı.

3. yabancı


Yabancı dil öğrenmek zordur.
Babasının yabancı bir ülkede öldüğünü söyleniyor.
İki yabancı arkadaşım var.
Yabancı mısın? Nerelisiniz?
Çok sayıda yabancı iyi Japonca konuşuyor.
Ben bir yabancı olduğum için, şakayı anlayamadım.
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
Ben insanım, insana dair hiçbir şey bana yabancı olamaz.
Onun yabancı işçilerin çalıştırılmasıyla ilgili çok sayıda fikirleri vardır.
Bilim adamı sadece Japonya'da değil, aynı zamanda yabancı ülkelerde de ünlü.
Onun işi yabancı alıcılarla görüşmek.
Şimdi biz gittikçe daha fazla yabancı görüyoruz.
O, ebeveynlerinin isteklerine karşı çıktı ve yabancı ile evlendi.
Yabancı ürünlere haksız tarifeler uygulanmaktadır.
Yabancı ürünler yerine yerli ürünler almayı için tercih ederim.